beirut - lon gisland ep

dünyanın başına gelmiş en güzel şeylerden biri olan "the gulag orkestar" uzun çalarından sonra karşımıza "lon gisland ep" (yazım hatası yok latife yapılmış) ile çıkan zach condon, buruk bir tatlılık, hüzünlü bir kutlama havalarında trompetini cozurtturup, tok sesiyle bizleri long island'da bir tatlı huzur almaya davet ediyor. ep'deki birkaç parçayı zaten the gulag orkestar'dan biliyoruz ama olsun. bu çocuğa bayılıyorum.

joanna newsom - ys

bu albümü zaten bilen bilmiş, dinleyen dinlemiş, benim neden en son haberim oluyor diye veryansın etmenin bir anlamı yok, yine de yazmadan edemeyeceğim.

steve albini, jim o'rourke gibi çok mühim şahsiyetlerin elinden tuttuğu arpist joanna newsom'ın, "Ys" başlığında topladığı, atlar, maymunlar, böcekler, güzellikler ve şakalar hakkındaki amerikan halk müziği çalışmaları o kadar özgün ki, ilk dinlediğimde elimi ayağımı nereye koyacağımı şaşırmıştım.

"Ys"'ın başarısındaki en büyük pay sanırım albüme soundunu veren van dyke parks'ın yaylı düzenlemeleri, zaten parks'ın 68 yılında çıkarmış olduğu ilginç song cycle albümüne bakınca birtakım ipuçları buluyorsunuz. ayrıca newsom'ın yalancısıyım, ünlü minimalist besteci terry riley küçükken komşularıymış ve kucağında büyümüş.

bizim halk türküleri ne zaman böyle avangardist yaklaşımlarla değerlendirilecek acaba?






hayatımın "o",
"bu" ya da
"şu" şekillerinin
her birinde fena
halde bir "yığılma"
söz konusu.



tepeme yağdırıp,
yamacıma yığdırdım.

bir gün biri beni

"ismini vermek istemiyorum ama biri bir gün beni öldürmek için karyoladan itti. az kalsın boynum kırılıyordu. annem doktora götürmüştü, doktor alman'dı, hayatımı kurtarmıştı. başka şekillerde de öldürülmek istendim. yetenekli olduğum için çocukluğum öldürülmek istenerek geçti."

erol büyükburç